Yapay Zeka VS Duygusal Zeka
Şuanda 1990’larda yaşadığınızı düşünün. Keyifli ve mutlu bir haber aldınız ve bunu paylaşmak için kendinizi zor tutuyorsunuz. Büyük ihtimalle yapacağınız ilk şey, yakın bir arkadaşınızla buluşmak için onu telefonla aramak veya durumu telefonda anlatmak olurdu. Yıl 2000’lere geldiğinde ise bu durum yerini görüntülü konuşma devrine bırakacak ve duygularınızı sadece sesinizle değil, aynı zamanda da görüntünüzle belirteceksiniz. Günümüzde ise tüm bu işlemleri mobil cihazlarla istediğimiz yerde yapabilme kolaylığını cebimizde taşıyoruz. Tabii bu işin biraz da sosyal kültürde popüler olan tarafı. Teknolojiye meraklıysanız, hologram, VR teknolojisi ve daha pek çoğuyla da bu iletişimi sağlayabilirsiniz.
Aslına bakarsanız işin tuhaf tarafı, geçmişten günümüze insan etkileşimi ve iletişimindeki gelişmeler değil. İnsanların bu sürece hızlıca uyum sağlaması ve durumu gayet normal bir yapıda karşılayarak, hayatlarına kısa sürede entegre edebilmeleri oldu. Başlangıçta sadece bir telefon araması geldiğinde, heyecan duyan, duygulanan, merak eden, şaşıran ve belki de telaşlanan insanlar, artık telefon çağrısı, görüntülü arama, mesaj ve ses kaydı geldiğinde, bu teknolojinin gerçekleşebiliyor olmasına değil, aradaki iletişimin gerektirdiği duygu paylaşımına yoğunlaşıyorlar. Bu aslında birazda, zamanında insanlar arasında bir amaç olarak kullanılan teknolojinin, artık aradan çıkarak bir araç olduğunun kabul edilmesi ve öz duyguların daha yoğun yaşanabilmesini sağladı. Sonucundaysa teknolojiyi doğal ve olağan bir yapıya getirdi. O zaman teknoloji artık ”doğal ve olağan” demek pek de yanlış olmaz.
Peki, size oldukça olağan gelen teknolojilerin, insanların duygularına etki edebileceğini hiç düşündünüz mü? Ya da her gün kullandığınız iletişim cihazlarında bulunan bir uygulamanın moralinizi analiz edebileceğini? Bu duyguların kaydedilerek bir robota aktarılacağını ve yapay zeka psikologlar oluşturulduğunu? Hatta arkadaşınızın önerisi üzerine bir yapay zeka psikologdan görüşme için bir randevu aldığınızı?
Son iki soru haricinde, ilk iki soruyu aklınızdan geçirdiğinizi tahmin edebiliyoruz, şimdilik durumu yapay zeka psikologlarına gidecek kadar abartmaya pek de gerek yok, ancak birazdan anlatacaklarımızdan sonra bu durumun yakın zamanda mümkün olacağını düşünmek pek de uzak gelmeyecek. Gelin bu yazımızda hem bu soruların cevaplarını arayalım hem de yapay zekanın insan duygularına karşı nasıl bir etki oluşturduğu konusunda yapılan çalışmalar ve gelişmeleri inceleyelim.
Yapay Duygusal Zeka Nedir ?
Herhangi bir şeyin başına ‘’yapay’’ sıfatı geldiğinde birçoğumuzun ilgisi azalabilir, çünkü ‘’yapay’’ doğal olmayandır ve gerçek olmadığı düşünülen her şey gibi pek tercih edilmez. Bu sebeple ‘’yapay’’ kelimesi ister istemez, algıda negatif bir etki oluşturur. Söz konusu duygu olduğunda ise yapay duyguların oluşturulması bunu çok daha negatif bir konuma getirecektir.
Yapay duygusal zekada ise, söz konusu duyguların yapay olması değildir. Yapay duygusal zeka, insani duyguların analiz edilerek, kişilerin ilgi alanlarının belirlenmesi ve daha kişiselleştirilmiş bir deneyimin oluşturulması için yapay zeka kullanımıdır. Birçok yapay zeka teknolojisinde olduğu gibi, duygusal yapay zeka teknolojisi de insanların hayatını kolaylaştırmak, karar verme aşamalarında destek sağlamak ve ihtiyaçların giderilmesi konusunda yardımcı olabilmek için geliştirilmektedir.
Günümüzde duygusal yapay zeka alanında çalışan bir çok şirket, duygusal durumları ve davranışları yorumlayarak, durum ve davranışlara uygun cevaplar oluşturması için makine öğrenimi ve yapay zeka teknolojisinden yararlanmaktadır. Duygusal bilgisayar olarak da bilinen bu duygusal yapay zeka teknolojisi, insan duygularını tanıyan, yorumlayan, işleyen ve hatta simüle dahi edebilecek yapıda teknolojilerle desteklenmek üzere bir çok alanda gelişim göstermektedir.
İnsanın sahip olduğu duygusal durum ve davranışları yorumlayıp, kendi davranışlarına yansıtan ve ona göre bir diyalog yapısı geliştiren yapay zekanın, gelecekte empati konusunda oldukça başarılı olacağını şimdiden öngörmek pek de zor değil. Özellikle de müşteri tarafında empati oluşturulmasını sağlayacak bu teknoloji, markaların, ajansların peşinden koşacağı türden bir yapay zeka teknolojisi olma yolunda adımlar atıyor.
Yapay Duygusal Zeka Nasıl Çalışır?
Geçmişten günümüze yapılan araştırmalar ve çalışmalar sonucunda pazarlama uzmanları, tüketici davranışlarının karar verme sürecine büyük bir etki oluşturduğunu oldukça iyi biliyor. Bu sebeple yeni ve trend pazarlama tekniklerinin bir çoğu, etkili ve başarılı bir kullanıcı deneyimi için tüketici duyguları ve davranışlarını belirleyebilecekleri kaynaklara yatırım yapıyorlar.
Örneğin; duygu analizi ve raporlamada yapay zeka teknolojisinden yararlanan Affective şirketi, uzun bir süredir kullanıcıların şaşırma, sevinme, kafa karışıklığı, sıkılma ve daha bir çok duygusunu sistemlerine entegre ederek, kişinin duygularının belirlenmesiyle ilgili çalışmalar yürütüyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu teknolojiyi, kullanıcılara ait web kameralarını kullanarak gerçekleştiriyor.
Affective duygusal yapay zeka analiz yapısı, kullanıcıların sadece basit duygularını analiz etmekle de kalmıyor. Aynı zamanda kullanıcıların yüzündeki renk değişimlerini de izleyerek, kullanıcının kalp atış hızını dahi herhangi bir sensör kullanmadan belirlemek gibi bir çok farklı alanda geliştirilerek farklı veriler elde edilmesini sağlıyor.
Bu teknolojiyle tüketicinin dijital içeriğe (reklam, kampanya, ürün vb…) karşı duyduğu duygusal tepkiler kullanılarak, içeriğin etkileşime geçtiği hedef kitlesini, hedef kitlenin yaş aralığını, cinsiyetini, hangi duygularla içeriği izlediğini ve daha bir çok konuda tüketici hakkında bilgi belirlenebiliyor. Bu sayede elde edilen analizle, gelecekte ürün veya kampanya için nasıl bir yol izlenmesi gerektiği de belirlenebiliyor.
Affective şirketi bu teknolojiyi kullanırken, tüketicinin dijital içeriğe karşı duyduğu duygusal tepkileri belirleyebilmek için ‘’yüz kodlama’’ ve ”duygu tanımlama” yazılımlarını bulut tabanlı bir çözüm ile gerçekleştiriyor. Geriye kalan tek ihtiyaç ise, kullanıcıya ait cihazda bulunan bir kamera ve internet bağlantısı oluyor.
Kullanıcılar duygusal yapay zeka teknolojisi kullanan bir markaya ait bir video izlediğinde, bir araç sürüşü sırasında veya farklı bir konseptte yazılı veya sözlü yorumda bulunmadan marka hakkındaki düşüncelerini duygularıyla aktarabiliyorlar. Örneğin; kullanıcılar bir marka tanıtım videosu izlerken, yapay zeka devreye giriyor ve kullanıcıya ait yüz ifadelerini değerlendirerek, kullanıcı duygularını analiz ederek raporluyor. Sonrasında ise videoyu izleyen tüm kullanıcıların duyguları bir havuzda toparlanarak, markaya ait bir gösterge panosunda istatistiksel olarak görüntüleniyor.
-Peki bu teknoloji daha fazla bilgi için bizi sürekli izleyecek mi?
-Tabii ki, hayır! Bir şirketin bu teknolojiyi yasal olarak kullanabilmesi için kullanıcılara ait tüm haklar için izin alması gerekir. Özellikle de geçtiğimiz mayıs ayında yürürlüğe giren GDPR (Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Yönergesi) sonrası, kullanıcılardan izin almadan yapılan herhangi bir işlemin yapılması halinde, şirketlerin ödemesi gereken miktar ve diğer cezai yaptırımlar düşünüldüğünde, böyle bir şey yapmayacaklarını tahmin etmek pek de zor değil.
Her geçen gün farklı alanlarda hayatımıza yeni bir kolaylık katan, yeni bir çalışma alanı ve algoritma oluşturan yapay zeka ile ilgili içeriklerle sizlerle birlikte olmaya devam edeceğiz.
BONUS: Duygusal Zekaya Sahip bir marka oluşturmak: Reklamcılar için Duygusal Yapay Zeka (AI)
ai artificial intelligence Dijital Deneyim ve yapay zeka duygusal yapay zeka duygusal zeka ve reklamcılık duygusal zeka vs yapay zeka face recognation Machine learning yapay zeka çözümleri yapay zeka kullanım alanları yapay zeka teknolojileri yapay zeka ve duygu analizi yapay zeka ve duygusal zeka yapay zeka ve iletişim yapay zeka ve insan yapay zeka ve makine öğrenimi yapay zeka ve reklamcılık yapay zeka ve yüz tanıma yapay zeka ve yüz tanımlama yapay zeka vs duygusal zeka YapayZekaTR
çok teşekür ederim elinize sağlık