Biyografi, tarih kitaplarından hatırlarız. Dünya, yüzyıllardır birileri tarafından ele geçirilmeye çalışılmıştır. Şirketler, milletler, bireyler kendi çıkarları için dünyaya hükmetmek ve gücü ele geçirmek isterler. Belki bu durumu insan doğası ile açıklayabiliriz fakat bazı konuları akılda tutmak da fayda var.
Bilirsiniz, iş hayatı da bu durumdan farklı değil… Haliyle yapay zeka tartışmaları da aynı yola çıkıyor. Yapay zeka tartışmaları politik olan her şeyin sonucu olduğu gibi bazı kötü senaryolar barındırmakta… Birilerinin kazanırken birilerinin kaybettiği bu yarışta tehlikede olanlar işlerini kaybetme riski yaşayan insanlar…
Haliyle konu işini kaybetmeye gelince birçok söylenti de sektörler içerisinde yayılmış durumdadır. Özellikle de son 4 yıldır büyük küçük bütün finans ve sağlık sektörlerinin en büyük gündemi bu tartışma…
Bu durum sektörden sektöre elbette ki fark gösterecektir. Sektörler içerisinde farklı gruplar da farklı tepkiler ve korkular yaşamakta… Fakat iş kaybetme konusunda en büyük endişeyi taşıyan grupların ortak birkaç özelliğini keşfettik. İş kaybetme riski yaşayabilecek sektörler içinde tepki gösterenleri ikiye ayırırsak: İş kaybetme durumunu abartanlar ve iş kaybetme durumunu küçümseyenler diyebiliriz.
Yapay zekâ yüzünden olası iş kaybını abartma eğiliminde olan gruplar genellikle işletmesi 50 çalışandan az olan ve değişen teknoloji ile birlikte ticari imajını tekrar kurmaya çalışan butik danışmanlık firmaları olduğunu gözlemledik.
Bu tarz işletmeler ticari imajlarını tekrar kurarken yapay zeka, blockchain veya buzzword gibi hizmetlerle kendilerini tanıtmaya çalışıyorlar. Teknoloji adına ise sadece son 15 yıldır herhangi bir girişimde bulunmuş işletmelerde bu durum görülmektedir. Bu işletmeler bünyelerinde veri bilimine dair bir birime sahip olmadan kendilerini yapay zeka teknolojileri adı altında tekrar inşa ediyorlar.
Şirkette herkes birbirini yakından tanıdığı için iş dağılımı ve otomasyon konusunda daha esnektirler. Bu şirketlerin eğer CEO’su varsa büyük ihtimalle her gün muhabbet edebileceğiniz, çay-kahve içebileceğiniz pozisyonda CEO’lardır. Şirket içi değişim bir anda herkese yansıyabilir. Bu yüzden yaşanacak içsel karmaşadan korkarlar.
Bu şirketlerin paydaşları oldukça azdır. Hatta müşterileri bile azdır diyebiliriz. Güçlü şirketlerle işbirliği etmezler. Bu yüzden de bu abartılarının gereksiz ve boş yere olduğunu söyleyecek ortaklara, müşterilere ve paydaşlara sahip değildirler.
Bazen medyada bu işletmeler hakkında büyük haberler yayınlanabilir. Sektörleri hakkında devrim niteliğinde değişime gittiklerini anlatan bir takım haberler yayınlansa da değişen hiçbir şey olmaz desek yalan olmaz. Dışarıdan devrim niteliğinde yeniliklere gidiyor görünürler. Bol bol basında yer alırlar hatta bu konuda röportajlar verirler. Fakat veri bilimi hakkında yapmaları gerekenleri asla yapmazlar. Sadece muhtemel müşterilerini kendilerine çekmek adına yapılan bir takım reklam faaliyetleridir. Yani tek yaptıkları ürünlerinin ve yaklaşımlarının altını çizerek müşterilere ulaşmak… Bu yüzden girişimleri ve attıkları adımlar sadece potansiyel müşterilerine ulaşır. Genel manada veri bilimi ve yapay zeka teknolojileri adına bir katma değer sağlamazlar.
Startup’lar genellikle ortaya attıkları ürünün piyasada bir yarılmaya ve devrime sahip olduğunu savunur. Bu yüzden risk sermayecilerin ilgisini çekerler. Olası iş kaybı hikayesini ise dile getirmeye korkarlar. Sermayecilerin bu olası ihtimal yüzünden onları fonlamayacağını düşünürler. Bu yüzden yapay zeka tartışmalarından sermayecilerinin haberi olmasından korkarlar.
Bu küçük işletmelerin bir diğer özelliği ise son zamanlarda trend veya popüler olmuş kelimeleri abartılı bir şekilde kullanmalıdır. Yapay zeka trendlerini yüzeysel olarak kullanırlar. Yenilikçi olmayı bu tarz kelimeleri kullanmak zanneden bu işletmelerin web sayfalarında veri analiz, otomasyon gibi kelimeler bolca geçmesine rağmen bu konular hakkında derinlemesine bilgi sahibi değildirler.
Yapay zeka otomasyonu insan zekasının yardımı olmadan asla otomasyon edilemez. Yapay zeka sistemlerinin kurulması, mevcut veri altyapılarına entegre edilmesi, veri altyapılarının yenilenmesi, eğitim algoritmaları ve güncelleme algoritmalarının işlenmesi son derece karmaşıktır ve yetenekli insanlar gerektirir. Yapay zekanın uygulanması ve zorlukları hakkında yazılmış makalelere ulaşabilirsiniz.
Bu yüzden popüler terimlerden bir tanesi “Tamamen otomatikleştirin” söylemidir. Bu iddia abartılı ve imkânsız bir durumdur. Bu hem var olan sistemin büyüklüğünü küçümsemektir hem de insan zekasını hafife almaktır.
Bu kelimeler şirketin LinkedIn hesabında veya web site açıklamalarında çok fazla belirtilmişse bilmeliyiz ki bu söylemler pazarlama dilinin arkasına saklanan hilelerdir.
Global şirketlerde ise durum daha farklıdır. Yapay zeka yüzünden yaşanabilecek iş kaybını hafife alırlar. Bu şirketler şirket imajlarını tekrar inşa ederken kendilerini yapay zeka lideri olarak tanımlamak isterler. Fakat veri bilimi konusunda uzman kişileri bünyelerinde istihdam etmeye başlamamışlardır.
Bu şirketlerin çalışanlarına uyguladığı politika gereği çalışan memnuniyeti her şeyden önemlidir. Çalışanlarının performansını düşürmemek için morallerini bozmak istemezler. Aslında tek dertleri olası bir durumda işten çıkarmalar yaşandığı takdirde bunu basından nasıl uzak tutarız onu düşünmektedirler.
Bu tarz işletmelere yatırım yapan çok büyük hissedarlar vardır. Bu yatırımcılar şirket üzerinde söz hakkına sahiptirler. Küresel iş ortakları olan bu şirketler teknolojide yaşanan yenilikleri yakından takip etmek zorundadırlar. Aynı zamanda çıkan teknolojik yeniliklerin sektörlerindeki devam eden akışın bozulma tehlikesini yaşarlar. Ve bu durumdan paydaşlarının ve hissedarlarının haberi olsun istemezler.
Bir şirketi yapay zeka teknolojilerine göre baştan inşa etmek elbette ki zor bir süreçtir. Şirket içerisindeki çalışanları baştan eğitmeniz, yeniden pozisyonlandırmanız, bu süreçte yaşanan karmaşayı önlemeniz gerekiyor. Büyük ve global şirketlerin de en büyük korkusu budur. Çünkü adaptasyon süreci bir hayli zordur. Bunu basından ve paydaşlardan saklamaya çalışırlar. Küçük şirketlerin aksine küresel şirketler otomasyon yerine, büyüyoruz, değer katıyoruz ifadelerine yer verirler. Verdikleri röportajlarda robotlar ile çalışanlarınız arasında tercih yapmak zorunda kalsanız ne yaparsanız sorusuna her zaman çalışanlarımız daha önemlidir cevabını verirler. Yapay zeka teknolojisinin sonuçları onlar için siyah ve beyazdan ibarettir. Durum şu ki, yapay zeka teknolojileri adına adım atarken her şeyi ortaya döküp konuşmazlar.
Bahsettiğimiz bu gruplar bu tartışmalar içerisinde en çok ses getiren kesimlerdir. Bir iş lideri olarak yapmanız gereken şeyler ise bu grupların söylemlerini dikkatli bir şekilde dinlemeli, şüpheci olmalı ve ona göre strateji belirlemelisiniz. İşin gerçeği yapay zeka teknolojilerinde hem otomasyon hem de güçlendirme şart… Şöyle ki bazı durumlarda iş pozisyonlarınızı yapay zeka ile güçlendireceksiniz bazı durumlarda ise bazı pozisyonları otomasyona bağlayacaksınız.
Değişimden korkmamalıyız. Yapay zeka teknolojilerini uygulamaya başladığımız süreçte bazı otomasyon süreçleri ağır ve zorlu geçerken bazı süreçler oldukça kolay geçecektir. Evet, bazı işten çıkarmalar gerçekleşecektir. Ama insanlar bu konuda eğitim almaya başladıkça farklı birimlerde yeni iş olanaklarıyla çalışabilecektir. Yapay zeka teknolojileri çok geniş bir sisteme sahiptir. Ve insan zekasına muhtaçtır. Bu yüzden geçiş süreci ağır da olsa uzun vadeli hem kişilere hem de dünyaya katma değer sağlayacaktır.
Kaynak: Emerj
2019 yapay zeka artificial intelligence Deep Learning Machine learning yapay zeka işleri yapay zeka kullanım alanları yapay zeka teknolojileri yapay zeka ve gelecek yapay zeka ve iletişim yapay zeka ve insan yapay zeka ve iş dünyası yapay zeka ve iş hayatı yapay zeka ve kariyer yapay zeka ve şirketler YapayZekaTR